16 Haziran 2011 Perşembe

Olanları Tersine Cevirebilmek...

Bazen düşünürüz, bütün bunlar hiç olmasaydı diye...
Geriye dönmek isteriz, her şeyin başlangıcına...
Kaybettiğimiz birinin yine yanımızda olmasını arzu ederiz, ölülerimizin dirilmesini isteriz ümitsizce, onlarla bir kez daha, ama bu defa sonunda ölümün var olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadan, birbirimizi hiç incitmeden, her anın tadını çıkararak, usul usul yeniden yaşamak isteriz.
Düzeltmek için bir türlü fırsat bulamadığımız yanlışlarımızı düzeltmek isteriz, söyleyemediğimiz her şeyi söyleyebilmek ve yarım kalanları tamamlayabilmek isteriz. İçimizi yakan yanlış anlaşıldım duygusundan bütünüyle kurtulmak için, yarattığımız bütün izleri ve izlenimleri silip, baştan başlamak isteriz.
Hangi hataları yapabileceğimizi bilerek, hiç olmadığı kadar baştan başlamanın ne kadar mükemmel olabileceğini hayal ederiz.
“Keşke öyle demeseydim” dediğimiz her şeyi öyle dememiş olmayı isteriz.
Başımıza gelenleri geriye döndürebilecek gücümüzün olmasını hayal ederiz.
Ama bunu gerçekleştiremeyiz.

Geriye dönemeyiz, ölülerimiz dirilmez, onlarla bir kez daha ve ölümün var olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadan yaşayamayız. Düzeltemediğimiz yanlışlarımız hep öyle kalır, söyleyemediklerimiz de söylenmemiş olarak.. sözcüklerimiz bir buz parçasındaki kristaller gibi birbirine kenetlenerek donmuştur çoktan.

Yarım bıraktığımız hiçbir şeyi geri dönüp tamamlayamayız. Böyle bir fırsat elimize geçse bile, yarım kalan şey, artık bizim bıraktığımızdan çok farklı görüneceği için bize, onu tamamlamanın aynı şey olmadığını anlarız. Yarattığımız izler ve izlenimler asla yok olmazlar.

Başımıza gelenleri geriye döndüremeyiz. Ama böyle bir gücümüz olsaydı da bunu kendi lehimize çevirebileceğimizi pek sanmıyorum. İnsanın kendi doğasına hükmetmesi pek kolay değildir çünkü. Ama başımıza gelenler de, kaderin bir oyunu değildir.
Disraeli: “ Kendi geleceklerimizi kendimiz hazırlar, sonra da buna kader deriz,” diyor.
Her şeyi, önceden ve değişmeyecek biçimde düzenleyen esrarlı bir gücün, hayatımızdaki olumsuzlukların sorumlusu olması aslında bizi teselli eder, “Kader böyle istedi” diye geçiştirmek isteriz.
Yanlış seçimlerimiz, aldanışlarımız, yersiz tepkilerimiz, yeteneksizliğimiz, teslimiyetçiliğimiz çoğunlukla kaderin koruması altında değil midir? Kader kendi kendimize sormamız gereken bazı soruların, duymak istediğimiz cevaplarını taşır sanki.
Bu cevapların bizi özgürleştirdiğine inanmak istesek de, öyle olmadığını derinden hissederiz aslında.

Korkak hayatlarımızın, yarım kalmış aşklarımızın, düzeltemediğimiz yanlışlarımızın, kötü seçimlerimizin, kötü yönetilmelerimizin, vazgeçemediğimiz garantilerimizin kaderini hep ‘kader’ mi tayin eder? Peki kaderin oluşumu neye bağlıdır?
Kendi hayatımızın kaderini oluşturmak bize bağlıdır.
Başımıza gelenleri tersine çevirmek ve en başa dönmek istediğimiz zaman da, yeni bir başlangıç yaparken de, sadece bunu hatırlamamız gerekir.

“Kendi geleceklerimizi kendimiz hazırlar, sonra da buna kader deriz,” çünkü.

P.Barısda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder